Muş 1 Şubesi

BİZİM BU MİLLETE BORCUMUZ VAR BİZ BU MİLLETTEN HİÇBİR ZAMAN ALACAKLI OLMADIK

 

Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim-Bir-Sen) Muş  Şube Başkanlığı, teşkilat eğitimlerinin ikincisini düzenledi. Barışan, “bizim bu millete borcumuz var biz bu milletten hiçbir zaman alacaklı olmadık, bu da geçer ya hu deyip güldeki dikenleri temizlemeye devam edeceğiz” dedi

Kentteki bir restoranda düzenlenen programa AK Parti Muş Milletvekili Mehmet Emin Şimşek, Belediye Başkanı Feyat Asya, AK Parti İl Başkanı Rahmetullah Yaktı ile sendika üyeleri katıldı. Programda bir konuşma yapan Eğitim-Bir-Sen Şube Başkanı Mahir Barışan, 1992'de 'Umut bir tohum ise kefen zarında gün olur fışkırır orman olur' diyerek yola çıktıklarını söyledi. O zaman birlerle başlayan yolculuklarının şimdi bir milyona doğru dur durak bilmeden devam ettiğini ifade eden Başkan Mahir Barışan, "Elbette ki biz de pek çok kurum gibi kendi ülkemizin sosyal, ekonomik ve tarihsel gerçekliklerine göre kurulduk. Ama bizim Eğitim-Bir-Sen olarak, varlık kazanmamız ve tarih sahnesinde yerimizi almamız, hak, emek, özgürlük, adalet mücadelesinin temsilcisi ve bir medeniyet mirasçısı olarak kendimizi tanımlamamızla mümkün olmuştur. Eğitim Bir Sen nedir? Diye sorulduğunda şu cevabı vereceğiz; bize en iyisiymiş gibi dayatılan çağ dışı yaşam pratiklerine, haksız hukuksuz uygulamaların kader gibi sunulmasına, insanlığa esenlik ve mutluluk vadeden kimliğimizi anlamlı kılan değerlerimize, tedavisi mümkün olmayan hastalık gibi muamele edilmesine isyanın adıdır. Diye cevap vereceğiz" dedi.


"Eğitim-Bir-Sen olarak millet iradesinin sadece belli bir alanda tecelli edilmesini değil hayatın her alanında her yerde yerleşmesi için inisiyatif alıyor mücadele ediyoruz" diyen Başkan Barışan şöyle konuştu, "Ülkemizde vesayetin geriletilmesi mili iradenin güçlü bir şekilde sürmesi için 2002'den önce de sonra da milli iradeye milletin temsilcilerine yapılan bütün operasyonların karşısında yer aldık. Beşli çeteler vesayeti ve aparatlarını sürdürmek için alanlara çıktığında makul ve sağduyulu çoğunluk olarak 'kral çıplaktır' dedik. 2010 Anayasa Referandumunda yetmez ama ‘EVET’ dedik 17-25 Aralık hukuk darbesinde 'bu seçilmiş hükümete milli iradeye operasyondur' dedik. 'Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilmelidir'. 'Ülkenin geleceği, milli iradenin geleceği 367 gibi sayılarla sınırlandırılmamalı ipotek altına alınmamalıdır' dedik. 16 Nisan’da istikrasızlığın ana cephanesi olan, hayat iksirini koalisyonlardan devşiren, vesayetin, haksız hukuksuz uygulamaların çağ dışı yaşam pratiklerinin çöp sepetine atılmasına, eski Türkiye’nin yenileşmemizi engelleyen prangalarından kurtulması için mücadele ettik ’EVET’ dedik."


Sendikal mücadelede hiçbir zaman esnafın camını kırmadıklarını, kaldırımın taşlarını sökmediklerini dile getiren Barışan şu ifadeleri kullandı, "Ülke türbülansa girdiğinde korku tünellerinden geçtiğinde ya yol açtık ya da yolu aydınlatmak için meşale tuttuk. Sorumluluk makamında olanlarca değerimiz anlaşılmasa da onlarda diğerleri gibi bir sendikadır denilse de biz moral motivasyonumuzu bozmayacağız, bizim bu millete borcumuz var biz bu milletten hiçbir zaman alacaklı olmadık, bu da geçer ya hu deyip güldeki dikenleri temizlemeye devam edeceğiz. Burukluğumuz bizim tarihimizi bilmeyen yaptıklarımızı görmeyen siyasetçi ve bürokratların bizi beşli çetelere destek veren. Anayasa Referandumlarında 'HAYIR' diyen 15 Temmuz hain darbe kalkışmasında maliyet hesabı yapan ‘hasbi‘ değil ‘hesabi’ davranan güdümlü oluşumlarla aynı muameleye tabi tutmaları, bu tür düşüncede olan bürokrat ve siyasetçilerimizi uyarıyoruz biz ‘yine mi bir sendika olmadık biz yeni bir sendikayız‘ bizim derdimiz millet yükümüz yeni bir medeniyettir. Bu böyle biline.
İstikrarın sürmesi bizim için önemlidir. Biliyoruz ki emeğin değeri istikrarla anlaşılır biliyoruz ki emeğin hakkı istikrar varsa tatmin edici bir şekilde elde edilir. Bu anlamda hem üyesine, kamu görevlilerine hem de ülkesine karşı hassasiyet taşıyan bir emek hareketiyiz. Bizim hassasiyetimiz, bu ülkede istikrarın yakalanması. Yönetsel istikrar olmadan ekonomik istikrar olmaz. Yönetsel istikrar olmadan, ülkede yarına ilişkin tereddütler, kaygılar çoğalır, coğrafyada istikrar olmaz. Hassasiyetimiz, ülkemizde istikrarın daim olmasıdır. Hassasiyetimiz, yönetsel istikrarın ekonomik istikrarı beraberinde getirmesi, ülkenin orta gelir tuzağından çıkması, üretim ekonomisine geçmesi ve bizim mutfağımızın mutlaka ama mutlaka millî gelirden düşen payla canlanması, milli gelirin artması ve kamu görevlilerinin cebinin bu anlamda alın terinin karşılığını görmesidir.


Bugüne kadar bu camiaya yapılanları kamusal alan yalanıyla bize reva görülenleri çektiğimiz sıkıntıları yaşadığımız travmaları unutmayacağız. Bin bir cefayla ve zahmet ile geçtiğimiz yollarda bize yol açanları elimizden tutanlara dün olduğu gibi bugün de vefamızı göstereceğiz, çünkü biz vefaya, vefa elbiselerine inancımız gereği değer veriyoruz, bu noktada balık hafızalı olmayacağız rehavete kapılıp yaşananları ve yaşatılanları unutmayacağız. Dokumuzun uyuştuğu kimyamızın örtüştüğü kıymet veren değer bilenlerle yol almaya devam edeceğiz. Bunun için burada söz veriyoruz. Derdi, davası ülke olan ümmet olan emek olan hak ve özgürlük olanlarla aynı mücadele içerisinde yer almanın, yükü yüklenmenin gururunu taşıyorum." dedi