Muş 1 Şubesi

EYLÜL AYI İL DİVAN TOPLANTISINI GERÇEKLEŞTİRDİK

Sendika binasında gerçekleştirilen toplantıda konuşan Memur-Sen ve Eğitim-Bir-Sen İl Başkanı Mahir Barışan, toplu sözleşme sürecine değindi. Geride bıraktığımız Ağustos ayı içerisinde toplu sözleşme süreci yaşadıklarını ifade eden Başkan Mahir Barışan, süreçte sendika olarak sahadan aldıkları güçle masayı sonuna kadar işletmeye, sorun varsa onun da çözüm yerinin masa olduğunu dile getirdi. Sendikanın toplu sözleşmedeki teklifini de hatırlatan Başkan Barışan, "Herkesin, her kesimin makul gördüğü bu teklifler, ülkenin gerçekleri ile örtüşüyor dediği 2020 yılı için yüzde 8+7 2021 yılı için ise yüzde 6+6 artı refah payı artı taban aylığa zam istedik. Gelinen noktada makul tekliflerimize karşılık Kamu İşvereni ilk etapta buçuklu önerilerle masaya gelmiş, bizim masayı terk etmemizden sonra teklifini revize ederek ilk yıl için yüzde 4+4 ikinci yıl içinse yüzde 3+3 gibi totalde yüzde 14 gibi malul tekliflerle masaya gelmiştir. Biz de en son Hakem Heyetine gidilmeden teklifimizi iki yıl için yüzde 20’ye kadar çektik. Maalesef bu özverimize rağmen makul tekliflerimiz kabul edilmedi. Yetmiyormuş gibi toplu sözleşme teamüllerine aykırı bir şekilde masada karşılıklı uzlaştığımız ve kabul edilen 20'ye yakın kazanımımızda hem kamu işverenince, hem de noter vazifesi gören Hakem Heyetince kabul edilmedi" dedi.


'5 MİLYON EMEKÇİNİN HAKKI YOK SAYILDI'
Hem Kamu İşveren Heyeti'nin hem de Hakem Kurulu'nun 5 milyon emekçinin haklarını görmezden gelip yok saydığını vurgulayan Barışan sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu keyfi durumu yok saymamız, ülke gerçekleriyle örtüşmeyen tekliflere imza atmamız mümkün değildi. Biz de gereğini yaptık ve imza atmadık. Bu süreçte şuna dikkat ettik. İstişare ve masayı sonuna kadar işletme toplu sözleşme sürecini değersizleştirmeme, bir çözümün çıkması için bütün imkanlarımızı kullanarak, herkesin fikrini aldık, herkesle birlikte karar verdik. Tekliflerimizde eksik de, sorun da yoktu. Makul ve makbul tekliflerdi. Bu tekliflerde ‘ben yokum’ diyebilecek kadro ve unvan, ‘biz unutulmuşuz’ diyebilecek kurum, ‘çözüm sunulmamış’ denilecek sorun yoktu diyecek kadar iddialıyız. Toplu sözleşme sürecinin her alanında yeterliliğimizle göz doldurduk. Toplu sözleşme tekliflerinde isabetimiz, müzakerelerde ehliyetimiz, hakem kurulu sürecinde konulara hâkimiyetimiz gündem oldu."


'KAMU İŞVEREN HEYETİ MÜZAKEREDE UZLAŞTI, TUTANAKTA ŞAŞTI'
Kamu İşveren Heyetinin müzakerede uzlaşıp, tutanakta şaştığını vurgulayan Barışan şunları kaydetti, "Uzlaşmadan ve paylaşımdan kaçınan bir işveren tavrıyla karşılaştık. Kamu işvereni kazandıracak teklif sunmadı, biz de kazandırmayan teklife imza atmadık. Çünkü biz omuzlarımızda 1 milyonu aşkın üyenin haysiyetini, 5 milyon 200 bin kişinin mesuliyetini taşıyoruz. Mesuliyeti yerine getirdik, haysiyeti çiğnetmedik. İmza atmak kadar atmamak da doğaldır. Sendikal aklın ve ahlakın adı ve vasfı Eğitim-Bir-Sen’dir, Memur-Sen’dir. Hakem kurulu kararına manifesto niteliğinde 84 sayfalık şerh düşen ahlakı sendikal tarihe harf harf işledik. Şimdi Bu süreci anlatmak, sahayı domine ederek oluşturulacak kirli bilgi ve kötü algının önüne geçmek için doğru ve yerinde bilgileri servis etmeliyiz. Yaşanan süreçte ‘eylem yapmadınız, hadi eylem yapın da görelim' gibi laflara karşılık daha ne yapalım, En büyük eylem yüzde 14’e imza atmamaktır. Eğer bu görülmüyorsa demek ki iyi niyet aramamak gerekir."


'KENDİMİZİ YENİDEN TANIMLAMANIN ANLAMI YOKTUR'
"Öğretmen sendikası’ da ‘öğretmenlerin sendikası’ da bizi hem eksik hem yanlış tanımlar" diyen Barışan konuşmasında, "Eğitim ne öğretmensiz ne de sadece öğretmenle yapılır. Biz ‘eğitim sendikası’ ve ‘eğitim çalışanları’ sendikasıyız. Hizmet kolumuzdaki bütün kurumları ve çalışanları aynı ölçüde önemsiyoruz. Şimdi düşünme, planlama, yenilenme, azim ve kararlılıkla çalışma zamanıdır. Örgütlü yapının yapması gereken neyse onu yapacağız. Toplu Sözleşme Süreci, Hakem Heyeti Kurulunun İşleyişi, 4688 sayılı Yasa ile ilgili yol haritası niteliğinde olacak çalışmalar hazırlamalıyız. ‘Bir Bilenle Bilge Nesil’ çalışmasını sürdüreceğiz. Ateizm, deizm, cinsiyetsizleştirmeye karşı mücadele edeceğiz. İstanbul sözleşmesinin toplumda oluşturduğu travmayı ve yarınlara ilişkin tehlikeleri, birilerinin konforunu bozsak, canını sıksak da ifade etmeye devam edeceğiz. Çünkü bizim bu topluma ve bu toplumun geleceğine sahip çıkmak gibi bir borcumuz var. İHH ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz ‘Her Sınıfın Bir Yetim Kardeşi Var’ projesini bu yıl da sürdürüyoruz. Sorunların çözümü için ter akıtacağız, haksızlığa uğrayanların yanında olacağız. Meydanlar, okullar, kurumlar sizi, bizi, bekliyor. Dört koldan kuşatıldığımız bir zamanda, aileden kültüre kadar doğrudan varlığımıza saldırılan bir vasatta durmak ihanet, uyumak cinayet olur" ifadelerini kullandı.