Haber
2017-08-25 10:54:33
MALAZGİRT ZAFERİNİN 946. YIL DÖNÜMÜ MESAJI

 Eğitim-Bir-Sen Muş Şube Başkanı Mahir Barışan, Malazgirt’in kadim tarihine değinerek, “Sultan Muhammed Alparslan’ın bundan 946 yıl önce İslam dünyasındaki ayrılıklara son vermek, Fatimi tehlikesini bertaraf etmek amacıyla Mısır seferinde iken Bizans İmparatoru Romen Diyojen’in büyük bir ordu ile doğuya doğru sefere çıktığını öğrenir öğrenmez Mısır seferini yarıda keserek Bizans ordusunu karşılamak için doğuya doğru hareket ederek Malazgirt ovasında Bizans ordusu ile karşılaştı. İmparatora barış teklifinde bulunduysa da İmparator Romen Diyojen “barış ancak büyük Selçuklu devletinin başkenti Rey’de gerçekleşir” diyerek kibrini ve kendisine olan güvenini bu şekilde ifade ederek barışa yanaşmadı. Şimdiye kadar Müslümanlar çeşitli dönemlerde Anadolu’ya kadar gelmişlerdi. İmparator Romen Diyojen bu yeni gelenlerin farklı bir bilinçle ve tasavvurla Anadolu’ya geldiklerinin farkındaydı. Onun için Müslümanların Anadolu’ya akınlarını engellemek, son ve mükemmel din olan İslamiyet’i doğduğu yere Arabistan yarım adasına hapsetmek niyetindeydi. Bunun için çıktığı seferde hem tahtını sağlamlaştırmak, hem de can çekişen imparatorluğu kazanacağı zaferle tedavi etme niyetindeydi. Ama karşısında cihad ruhunu tamamıyla özümsemiş ümmet ve uhuvvet bilinci yüksek her daim muzaffer bir ordunun ve komutanının olduğunun farkında değildi. Bundan 946 yıl önce 26 Ağustos 1071 yılında Cuma günü yapılan savaşı Allah’ın inayeti ve yardımı ile Sultan Muhammed Alparslan kazandı. Roman Diyojen esir düştü. Ordusu dağıldı. Üç kıtada toprakları olan devasa Bizans İmparatorluğu dağılma dönemine girerek küçüldükçe küçüldü ve en sonunda Allah’ın inayeti ve yardımı ile Sultan Fatih Han tarafından 29 Mayıs 1453’de bu imparatorluğa son verildi.
Müslümanların tarihte birçok savaş gerçekleşti  ama “Kader anı dediğimiz savaşlar olmuştur. Bedir, Nihavend, Çanakkale ve Kurtuluş savaşı gibi Malazgirt savaşı da bunlardan biridir. Yıllarca bize Malazgirt savaşının sadece Anadolu’ya açılan bir kapı olduğunu bu savaşla Anadolu kapılarının açıldığı bu sayede bizlerin geniş otlak ve meralara sahip olduğumuz söylendi. Oysa bu savaş ile Avrupa’nın Doğusu İslamiyet ile tanışmış, karanlık dünyası aydınlanmaya yüz tutmuştur. Ve bu zafer ile Anadolu İslam’la müşerrefleşmiştir.
“Kuvvetin üstünlüğü “değil “imanın üstünlüğü “hedefimiz basite indirgenerek fikriyatımız hissiyatımız, dünyevileştirilerek kazandığımız büyük zafer basitleştirildi. Unutulmaya ve unutturulmaya terk edildi. Çünkü karşımızdaki “kuvvete dayalı güç” yeni bir Malazgirt ruhunun doğmasından her zaman ürktü. En büyük endişesi bu ruhun yeniden canlandırılmasıydı. Bunun için iki yüz yıldır her şeyiyle taarruz halinde saldırılarına devam ediyor. Ama kaderin üstünde bir kader vardır anlayışından bi-haberdir. Çünkü ne yaparsa yapsın Allah’ın dediği olacaktır. 
Karşımızdaki güç Malazgirt savaşının sadece Anadolu’nun kapısını açmadığını aynı zamanda İstanbul’un, Kosova’nın, Kırım’ın, Viyana’nın da kapılarını açtığının bilincinde, onun için bu yüzyılın başında Anadolu coğrafyasına hapsettiği, bununla yetinmeyerek tarihini, değerlerini, anlayışını, bilincini tahrip ettiği tamamıyla kendine benzetmeye çalıştığı, köklerinden kopardığı, dekadanlaştırdığı, bu milletin yeniden uyanmaması için elinden geleni yapmakta. Bunun içinde bizi millet yapan, kenetlenmemizi sağlayan, değerlerimize, iç ve dış odaklar eliyle saldırmaktadır. Bilinmelidir ki bu toprakların harcı Malazgirt’tir, Çanakkale’dir, Kurtuluş Savaşı’dır. Bu bilinci aşılayacak bu anlayışı diri tutacak, tasavvuru ve tesanütü güçlendirecek, eğitim öğretim anlayışını yeniden oluşturmalıyız” ifadelerini kullandı.
“MALAZGİRT ZAFERİNİN DEVLETİN RESMİ KUTLAMA PROGRAMI İÇİNE ALINMASI BÜYÜK BİR KAZANIMDIR”
Malazgirt zaferinin devletin resmi kutlama programı içine alınmasının büyük bir kazanım olduğuna dikkat çeken Barışan, “Bu vesileyle birincisi düzenlenecek olan kutlamalara katılacak olan Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ilimize teşrifi bizler için bir onur vesilesidir. Bu durumdan bir bütün olarak Cumhurbaşkanımıza müteşekkir olduğumu söyleyebilirim.
Bu gelişi ve kutlamaları Muş için değerlendirmek ve Muş’un önemli sorunlarının çözümüne bir ilk adım olarak görmek gerekir. Bu noktada yıllardır kangren haline gelmiş bir çok sorunun bu vesileyle çözüme kavuşacağına, Muş’un yaşanabilir iller sıralamasında ön sıralara doğru ilerleyeceğine olan inancımız tamdır. Tabi bu noktada bizler de üzerimize düşen vazifeleri yerine getirmeliyiz. Öncelikle sorunları doğrudan yaşayan vatandaşlar olarak bu sorunların neler olduğunu ve Muş için daha hangi güzelliklerin yapılabileceği konusunda fikirler üretmeliyiz.
İlimizde AK Parti iktidarları ile akmaya başlayan yatırımların şükranı içerisindeyiz ancak bu yatırımların artarak devam etmesi beklentisi her zaman olacaktır. Bunca okul, hastahane, yol, sosyal tesisin yanına yeni okullar açılmalı, eskimiş okul binalarının tadilat ile elden geçirilmesi değil yenilerinin yapılarak eskilerinin devre dışı bırakılması önemli bir ihtiyaçtır.
“ANKARA –ERZİNCAN HIZLI TREN PROJESİNİN MUŞ’A KADAR ULAŞTIRILMASINI İSTİYORUZ”
“Coğrafi açıdan stratejik bir konumda olan Muş’a Cumhurbaşkanımızın el atmasını özellikle ilimizi bir lojistik merkezi haline getirmesini bekliyoruz” diyen Barışan, “Ankara –Erzincan hızlı tren projesinin Muş’a kadar ulaştırılmasını istiyoruz. Bu sayede ilimiz hava yolunun yanı sıra kara ve demir yolu ile de lojistik merkezi haline gelecektir. Bu da bizi ekonomik açıdan ileri bir noktaya taşıyacaktır. 
Başbakanımızın ilimizdeki son mitinginde taahhüt ettiği araştırma hastanesinin yapımının hem Bingöl, hem de Bitlis’in ortasında bulunan Muş  için merkezi bir önemi olacaktır. Bu hastane üç şehirdeki bütün vatandaşlarımıza hizmet edecek bir konumda bulunacaktır. Bu açıdan bu hastanenin bizzat Cumhurbaşkanımızın himayelerinde hayata geçirilmesi elzemdir. 
Bunun yanı sıra Muş halkı için önemli bir geçim kaynağı olan Muş Ovasının yıllardan beri atıl bırakılması ve tek tip ürün yetiştiriciliğe mahkum edilmesi de yakın zamanda Orman ve Su işleri Bakanlığımızın yaptığı projelerle bu mahkumiyet artık sonlandırılıyor. Bu projeler aracılığı ile Muş Ovası sulanabilir bir ova olacaktır. Yine bu önemli ve hayati projenin beraberinde Bingöl ve Bitlis gibi komşu illerdeki tarım ve hayvancılık sektörlerine de önemli bir katkı sağlayacağı açıktır. Üç aşamadan oluşacak olan bu projenin himayeleri altına alındığında daha hızlı ve geniş yapılacağını bildiğimiz Cumhurbaşkanımızın himayesine girmelidir.

Muş için önemli bir eksik ise eğitim konusundaki başarısızlığıdır. Maalesef ilde özel eğitim kurumlarının azlığı devlet okulları ile özel eğitim kurumlarının rekabet edemeyişine sebep olmuştur. Eğitim anlamında kalitenin yakalanabilmesi için rekabet şartlarının geliştirilmesi gerekir. Bunun için devletin desteklediği özel eğitim kurumlarının öğrenci sayılarını arttırmak için gerekli tedbirler alınmalı, ayrıca özel eğitim kurumu açmak isteyen girişimcilere de kolaylıklar sağlanmalı ve teşvik verilmelidir. Bu eğitim kurumları hem kendi öğrencileri için önemli işlere imza atacak hem de devlet okullarındaki rekabet duygusunu canlandıracaktır. Muş’un yaşanabilir şehirler sıralamasında hep sonlarda olmasının nedenleri arasında şehrin iklim şartlarının olduğunun söylenegeldiğini ifade eden Barışan, “Ancak günümüz şartlarında iklime mahkumiyet söz konusu değildir. Doğalgazın da şehre verilmesinden sonra enerji ve ısınma sorununu da büyük ölçüde çözen şehrimizde özellikle kış aylarında faaliyette olabilecek sosyal ve sportif tesislerin sayısı arttırılmalı ve çeşitlendirilmelidir. Buralardan istifade edecek vatandaşlara da kolaylıklar sağlanmalıdır. Tarih bir mekan olan Malazgirt’in ise sadece bu zaferle anılması ve kutlamalarla sınırlı tutulması elbette düşünülmemektedir. Bu açıdan Malazgirt’te tarih şuurunu canlı tutacak orijinaline yakın bir açık hava müzesinin bir an önce yapılarak ziyarete açılması sağlanmalıdır. Malazgirt ilçe merkezi kentsel dönüşüm kapsamına alınarak Selçuklu mimarisine uygun evler yapılmalı varsa o dönemin izlerini taşıyan yapılar restore edilmelidir. Malazgirt’e giren kişi Selçuklu şehrini ziyaret ettiği hissine kapılmalı, o atmosferi bire bir yaşamalıdır.
Cumhurbaşkanımız tarafından Malazgirt ruhunun yeniden canlandırılması önemlidir. Bölgesel bir aktör olmaya çalışan, dünya mazlumlarına kucak açan, mağdurun ve mazlumun sesi ve barınağı olan, dünya beşten büyüktür anlayışını yerleştirmeye çalışan, ülkemizin köklerine dönerek bizi biz yapan tarihine sahip çıkması şu anda yaşadığımız birçok hastalığın ilacı olacaktır. Yükselmemiz ve güçlenmemiz şanlı mazimiz ile derin köklerimiz ile kuracağımız bağ ile mümkün olabilir. Biz inanıyoruz ki şu anda geçtiğimiz bu sıkıntılı süreçleri Malazgirt ve Çanakkale ruhları ile aşabiliriz. Cumhurbaşkanımızın yönetime gelişiyle ülkemiz birçok alanda atılım sağlamıştır. Malazgirt zaferinin her yıl kutlanması münasebetiyle de Muşumuz da bir atılım gösterecektir. Hoş geldiniz Sayın Cumhurbaşkanımız Malazgirt Zaferimiz kutlu olsun.”

 

MEMUR-SEN
KONFEDERASYONU
EĞİTİMCİLER BİRLİĞİ
SENDİKASI
Zübeyde Hanım Mahallesi Sebze Bahçeleri Caddesi No:86
Altındağ - Ankara / TÜRKİYE
Tel : 0.312 231 23 06 Faks : 0.312 230 65 28
ebs@ebs.org.tr
Copyright © Eğitim Bir Sen